ChatGPT, Güney Kore’de giderek daha fazla kullanıcı tarafından kullanılmaya başlandı ve Koreliler arasında büyük bir artış gösterdi.
Korea Herald’ın yakın tarihli bir haberine göre, ChatGPT’nin arkasındaki şirket olan OpenAI, Güney Kore’nin, ABD’den hemen sonra, ücretli ChatGPT aboneliklerinde dünya sıralamasında ikinci sırada yer aldığını açıkladı.
OpenAI’nin Strateji Direktörü Jason Kwon, “Kore şu anda ChatGPT iş kullanıcıları için en iyi beş ülke arasında ve genel kullanım ile OpenAI’nin API’sinde geliştirici aktivitesinde dünya genelinde ilk on arasında yer alıyor.” dedi.
Ancak uzmanlar, bu sıralamanın mutlaka gerçek bir yapay zekâ liderliği ya da olgunluğu yansıtmadığını belirtiyor. Korea Herald’a göre veriler “neredeyse dünyanın herhangi bir yerinden daha hızlı bir şekilde üretken yapay zekâyı benimseyen dijital aç bir ulusun resmini çiziyor… ancak bu sıralama mutlaka yapay zekâ benimsemede bir liderliği işaret etmiyor. Gerçek nedenler, Kore’nin dijital altyapısı ve toplumsal alışkanlıklarıyla ilgili olabilir, ani bir yapay zekâ bilgisi veya teknolojik üstünlükle değil.”
Kullanım gerçekten yüksek olsa da, 2025 Nisan ayında 17.4 milyon Koreli ChatGPT mobil uygulamasını kullandı. Ancak yapay zekâ araştırmacıları, OpenAI’nin kesin abone sayılarını veya kullanıcıların abonelikte ne kadar süre kaldığını açıklamadığı için ücretli kullanıcı sayısının bağlamının eksik olduğunu vurguluyor.
Uzmanlar, Kore’nin güçlü dijital altyapısının, neredeyse evrensel akıllı telefon erişiminin ve hızlı hareket eden kültürünün bu hızlı benimsemeyi teknolojik yetkinlikten daha fazla açıkladığını söylüyor. 2016’daki AlphaGo maçı gibi tarihi anlar da kamuoyunun yapay zekâya olan ilgisini şekillendirdi.
Yerel yapay zekâ girişimi BludotAI Araştırma Merkezi’nin direktörü Kang Jung Soo, Korea Herald’a verdiği demeçte, “Ücretli aboneler hikâyenin sadece bir parçası. Çok az bir farkla dünyada ikinci olabilirsiniz. Bu, baskın veya olgun bir pazara sahip olduğunuz anlamına gelmez.” dedi. Ve ekledi: “Kore’de ChatGPT’nin patladığı yer premium kullanımda değil. Erişilebilirlikte. Herkesin interneti var. Herkesin akıllı telefonu var. İnsanların denemesi, sık sık kullanması ve günlük yaşamlarına entegre etmesi şaşırtıcı değil.”
