Northward, Büyük Kanal boyunca yaşayan bir grup gencin hayat yolculuklarını konu alıyor. Dizi, Xu Ze Chen’in aynı isimli romanından uyarlanmış olup, kanalda yaşayan bir grup gencin dostluktan ayrılığa, ardından yeniden bir araya gelişlerine uzanan hikâyesini anlatıyor. Kültürel kimliklerini nasıl benimsediklerini ve bunu nasıl ifade ettiklerini gözler önüne seriyor. Hikâye aynı zamanda bu gençlerin memleketlerine ve topluma nasıl geri döndüklerini de ele alıyor.
Dizi, Büyük Kanal’ın yüzyıllık tarihi dönüşümünü ve bu kültürel mirasın üç nesil boyunca nasıl korunduğunu ve aktarıldığını gözler önüne seriyor. Northward’de Büyük Kanal yalnızca bir arka plan değil, aynı zamanda karakter gelişimini ve ilişkilerin evrimini yönlendiren kilit bir bağ niteliğinde. Bai Lu, Ou Hao, Zhai Zi Lu, Gao Zhi Ting, Vanda Margraf ve Liu Heng Fu gibi isimlerin yer aldığı yapım, derinlikli anlatımıyla dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz günlerde dizinin baş yapımcısı Tan Jun Ping, Beijing News ile yaptığı özel röportajda, Northward’ü oluştururken karşılaştıkları en büyük zorluğun, izleyicileri böyle bir grubun gerçekten o bölgede yaşadığına ve bu olayları deneyimlediğine inandırmak olduğunu belirtti. “En gerçekçi hikâyeyi sunmaya çalıştık ve izleyicilerin bununla bağ kurmasını, karakterlerle empati yapmasını ve onlarla birlikte gülüp ağlamasını umuyoruz,” dedi.
Beijing News: Northward hikâyesiyle ilk karşılaştığınızda sizi en çok ne etkiledi? Bu hikâyeyi bir TV dizisine uyarlamaktaki asıl amacınız neydi?
Tan Jun Ping: İlk olarak, yönetmen Yao Xiao Feng bize böyle bir hikâye anlatma arzusundan bahsetti. Kendisi de Jiangsu’lu olduğu için Büyük Kanal’a karşı derin bir duygusal bağı var. Kişisel olarak beni en çok etkileyen şey, Northward’ün saf ve sade yapısıydı. Bana oldukça huzurlu bir his veriyor—öyle neşe veren bir huzur değil de, daha çok geçmişin yaralarını yatıştıran ve adeta iyileştiren bir his.
Beijing News: Dizide birçok neşeli an var ve sıcak atmosferi çok samimi hissettiriyor. Bazı izleyiciler her bölümde ağladıklarını söylüyorlar. Bu duygusal tonu nasıl oluşturdunuz?
Tan Jun Ping: Aslında bu tarz kasıtlı olarak tasarlanmadı. Bence yönetmen, karakterlerin gelişim sürecini takip ederek hikâyeyi oluşturdu ve çekti. O dönemde hayatta kalmak ve hayallerin peşinden gitmek gerçekten zordu. Ama aynı zamanda çocukluk neşeyle doluydu. Büyüme süreci doğal olarak hem mutluluk hem de acı barındırıyor. Dahası, birçok izleyicinin, karakterlerin hayallerini takip ederken kendi deneyimlerini ve duygularını hatırlayacağını düşünüyorum. Örneğin, ben diziyi izlerken memleketimden ayrılıp okumaya gittiğim ve daha sonra Pekin’e çalışmaya geldiğim zamanları hatırlıyorum. Kendimle birçok ortak nokta buluyorum. Bu yüzden izleyiciler gözyaşı döktüğünde, sadece karakterler için değil, kendileri için de ağlıyorlar.
Beijing News: Çin’in kuzeydoğusundaki sanayi sektörünün dönüşümünü konu alan birçok dizi yapıldı, ancak Büyük Kanal’ın yükselişi ve çöküşü üzerine çok az yapım var. Sizce Northward’ün ve kanal boyunca yaşayan ailelerin hikâyesinin en büyük çekiciliği nedir?
Tan Jun Ping: Açık konuşmak gerekirse, Büyük Kanal hakkında iyi bir hikâye anlatmak için en ideal durum, bu deneyimi yaşamış yaratıcıların projede yer almasıdır. Geniş tarihi arka planı bir kenara bırakırsak, Güney Çin’de tamamen suya bağımlı yaşayan, köyün tamamının nehre dayandığı ve en temel ihtiyaçların bile nehir sayesinde karşılandığı pek çok bölge var. Bu durum, Büyük Kanal halkının yaşadığı şartlara çok benziyor.
Beijing News: Size göre “Kanal” nasıl bir ruhu temsil ediyor?
Tan Jun Ping: Büyük Kanal’a baktığımda, arkasında bir kader duygusu hissediyorum. Ancak Northward’e gördüğümüz hikâye çok daha canlı çünkü dinamik bir yapıya sahip. Kanal ve karakterler arasındaki ilişki karşılıklı—kanal, karakterlerin duygularını birbirine bağlayan veya mahalledeki temel bağı oluşturan bir unsur hâline geliyor. Üstelik kanalın hikâyesi tarih ile iç içe geçmiş durumda. O sadece bir nehir değil; aynı zamanda bir dayanışma simgesi. Herkes ‘Kanal Ruhu’nu kendine göre yorumlayabilir. Bana göre bu, kültür ve tarihin bir arada yoğrulup nesiller boyunca aktarılması anlamına geliyor.
Beijing News: Bugünün “2000 sonrası” nesli [2000 yılından sonra doğanlar] ve hatta daha genç izleyiciler için, Kuzeye Doğru nasıl bir etki veya ilham kaynağı olmayı hedefliyor?
Tan Jun Ping: “2000 sonrası” neslinin çoğu hâlâ çocuk ve sanırım bir grup çocukla birlikte büyümenin nasıl bir deneyim olduğunu anlamakta zorlanabilirler. Bu yüzden öncelikle, aile bağlarını daha da güçlendirmelerini umuyorum. Aile sevgisi, memleketinden uzakta olan bizler için bir tür destek sağlıyor ve birçok zorluğun üstesinden gelmemize yardımcı oluyor. Ayrıca dizideki Huajie Sokağı mahallesinin sıcaklığını görmelerini istiyorum—herkesin birbirine karşı koşulsuz bir şekilde nasıl destek olduğunu. Bu atmosferin onları cesaretlendirerek, kimle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar kalplerini açmalarına ve gülümsemelerine vesile olmasını diliyorum.
Beijing News: Northward, aynı zamanda ’90 sonrası’ neslinin gençliğini anlatan destansı bir yapım olarak da görülebilir. Bu nesli nasıl değerlendiriyorsunuz ve onların üzerinde dönemin hangi izleri yansıyor?
Tan Jun Ping: Öncelikle, 1990’larda doğanlar hızlı toplumsal değişim döneminde büyüdüler ve üzerlerinde büyük toplumsal beklentiler ile baskılar taşıdılar. Büyüme süreçlerinde hızla gelişen bir ekonomi, internetin yükselişi ve küreselleşmenin etkilerini deneyimlediler. Bu neslin karşılaştığı baskılar ve rekabet, önceki kuşaklardan farklıydı. İşte bu belirleyici unsurlar nedeniyle, Northward aracılığıyla izleyicilerin ’90 sonrası’ neslini, onların taşıdığı toplumsal değerleri ve beklentileri daha iyi anlamalarını umuyoruz.
