Başrollerinde Kim Soo Hyun ve Jung Woo Sung’un yer aldığı projelere gölge düşüren özel hayat skandalları sonrası Disney+, konuyla ilgili temkinli ve çekingen bir duruş sergiledi. Şirket, olası riskler veya sözleşme yaptırımları hakkında detay vermekten kaçındı.
Geçtiğimiz günlerde Seul’de düzenlenen ‘Disney+ Open House’ etkinliğinde gündemin ana maddelerinden biri, normalde bu yılın ikinci çeyreğinde yayınlanması planlanan ‘Knock-Off’ dizisinin akıbetiydi. Başrol oyuncusu Kim Soo Hyun’un özel hayatıyla ilgili yaşanan skandalın ardından dizinin yayını belirsiz bir süreliğine ertelendi.
Walt Disney Company Korea Yerel İçerik Başkanı Choi Yeon Woo, diziyle ilgili güncel bir bilgi olup olmadığı sorulduğunda şu yanıtı verdi:
“Disney+ olarak içsel bir karar alarak yayını erteledik ve bu karar hâlâ geçerli. Şu an için paylaşılacak yeni bir gelişme yok.”
Kim Soo Hyun’a yönelik, onlarca hatta yüz milyarlarca KRW (Kore wonu) değerinde tazminat talep edilebileceği iddiaları sorulduğunda ise Choi, sadece
“Bu soruya yanıt vermek zor,”
diyerek detay paylaşmaktan kaçındı.
Etkinlikte ayrıca, başrolünde Jung Woo Sung’un yer aldığı ve yıl içinde yayınlanması beklenen bir başka Disney+ dizisi ‘Made in Korea’ da gündeme geldi. Dizide, Hyun Bin’in canlandırdığı hırslı Baek Gi Tae ile Jung Woo Sung’un hayat verdiği savcı Jung Gun Young’un 1970’lerin çalkantılı döneminde büyük bir skandalın içine çekilmesi anlatılıyor. Yönetmen koltuğunda ise ‘Inside Men’ ve ‘The Man Standing Next’ gibi yapımlarıyla tanınan Woo Min Ho yer alıyor.
Jung Woo Sung’un, model Moon Ga Bi’nin çocuğunun babası olduğunu kabul edip evlenmeyi reddetmesiyle ilgili çıkan haberlerin ardından yoğunlaşan tartışmalar hakkında Choi şu ifadeyi kullandı:
“Bu konu oyuncunun özel hayatına dair olduğu için yorum yapmamız zor.”
Her iki oyuncunun özel yaşamlarına dair çıkan haberler, Disney+’ın içerik yayın takvimini doğrudan etkiledi. ‘Knock-Off’ belirsizliğini korurken, ‘Made in Korea’ temkinli bir atmosferde yayına hazırlanıyor.
Disney+, yıldız oyuncular ve projeleri etrafındaki kamuoyu baskısı ile kurumsal çıkarları arasında dikkatli bir denge gözetmeye çalışıyor gibi görünüyor.